Muhammed bin Muhammed el-Gazali (d. 1058, Tus – ö. 1111, Kirman), İslam dünyasının en büyük düşünürlerinden ve alimlerinden biri olarak kabul edilen bir filozof, kelamcı, müfessir ve tasavvuf büyüğüdür. “Gazali” adı, kökeni İslam düşünce tarihinde derin izler bırakan bu şahsiyetin tanınan ismi olup, Arapça’da “Gazali” kelimesi “esnaflık” veya “zırh yapımcısı” anlamına gelir. El-Gazali, özellikle İslam felsefesi, tasavvuf, kelam (İslam inanç öğretisi) ve fıkıh (İslam hukuku) alanlarında yaptığı katkılarla tanınmıştır.
Gazali’nin Hayatı ve Eğitim
El-Gazali, Horasan’da bulunan Tus şehrinde doğmuş ve küçük yaşlardan itibaren dönemin büyük alimlerinden eğitim almıştır. Bağdat’a giderek orada medrese eğitimi almış ve büyük alimlerin yanında dersler okumuştur. Bu dönemde birçok İslamî ilim dalında derin bilgi edinmiş, özellikle felsefe, mantık ve kelam üzerine çalışmalar yapmıştır.
Felsefi ve Dini Katkıları
El-Gazali’nin felsefi düşünceleri, özellikle İslam felsefesi ile olan ilişkisi nedeniyle çok önemlidir. 11. yüzyılda Aristo ve Eflatun gibi antik Yunan filozoflarının eserleri İslam dünyasında büyük etkiler yaratmıştı. Ancak Gazali, bu felsefi akımlara karşı büyük bir eleştiri getirmiştir. En bilinen eseri olan “Tehafüt al-Felsefe” (Felsefenin Tutarsızlığı), özellikle İbn Sina gibi filozofların düşüncelerine karşı bir eleştiri niteliğindedir. Gazali, felsefeyi İslam inancına aykırı görmekte ve İslam’ın akıl yürütme ve inanç arasındaki dengeyi vurgulamaktadır.
Tasavvuf ve Dini Hayat
Gazali’nin tasavvufa olan ilgisi de çok büyüktü. “İhya’u Ulum-id-Din” (Din Bilimlerinin Dirilişi) adlı eseri, tasavvufun İslam’ın temel bir parçası olduğunu savunan bir başyapıttır. Bu eserde Gazali, İslam’ın manevi ve ahlaki boyutlarına odaklanmış, bireylerin Allah’a olan bağlılıklarını güçlendirmeye yönelik bir yaşam anlayışı geliştirmiştir. Aynı zamanda batınîlik ve aşırı zühd gibi yaklaşımlara karşı da eleştirilerde bulunmuş, dinin sadece zahiri yönüne değil, aynı zamanda kalbin saflaşmasına ve içsel arınmaya da önem vermiştir.
Gazali’nin İslam Düşüncesindeki Yeri
Gazali’nin dini düşünceleri, özellikle akıl ile iman arasındaki ilişkiyi ele aldığı eserleriyle İslam düşüncesinde büyük bir etki yaratmıştır. Onun kelam alanındaki çalışmaları, İslam teolojisini modernize etmiş ve İslam dünyasında geniş bir takipçi kitlesi bulmuştur. Gazali, akılcı felsefeye ve mutlak özgür iradeye karşı koyarak, insanın en yüksek amacının Allah’a yakınlık olduğunu vurgulamıştır. Bu yaklaşım, sonraki İslam alimlerinin düşüncelerini büyük ölçüde etkilemiştir.
Son Yılları ve Mirası
Gazali’nin son yıllarında daha çok tasavvufa ve halkın dini eğitimine yöneldiği bilinmektedir. Kirman’a yerleşmiş ve orada dini öğretilerini yaymaya devam etmiştir. Gazali’nin mirası, sadece felsefi düşüncelerle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda İslam ahlakı ve tasavvufu üzerine yaptığı derinlemesine çalışmalarla da genişlemiştir.
Gazali, İslam düşüncesine kattığı derinlik ve bilgeliği ile dünya çapında tanınan bir alimdir. Hem İslam dünyasında hem de Batı’da büyük bir etkiye sahip olmuş, İslam düşüncesinin temel taşlarından birini oluşturmuştur.
Muhammed bin Muhammed el-Gazali (1058–1111), İslam dünyasında “Hoca Nasırüddin” olarak da tanınır ve çok sayıda alanda derinlemesine bilgisiyle tanınan bir düşünürdür. El-Gazali, özellikle İslam felsefesi, kelam, tasavvuf, mantık ve hukuk alanlarında büyük bir etki yaratmıştır. Ancak belki de en şaşırtıcı özelliği, bu alandaki katkılarının yanı sıra, dönemin entelektüel dünyasında devrim yaratacak bir dönüşüm geçirmesi ve bir süre boyunca tüm akademik çalışmalarını terk etmesidir.
Gazali’nin Dönüm Noktası: Tasavvufa Yönelmesi
El-Gazali’nin hayatındaki en çarpıcı anlardan biri, İslam felsefesi ve mantığı üzerine derinlemesine çalışmalar yaparken, birden bire bu alanlardan vazgeçmesi ve tasavvufa yönelmesidir. 40 yaşına geldiğinde, ilmi çalışmalarından ve öğreticilik görevinden ayrılıp bir süre boyunca içsel bir yolculuğa çıkmıştır. Bu dönemde, bireysel inançlarını ve ruhani deneyimlerini sorgulamış, sonunda tasavvufa yönelmiştir. Bu tür bir dönüşüm, dönemin önde gelen ilim insanları arasında büyük bir şaşkınlık yaratmıştır.
Gazali’nin bu dönüm noktasını ve tasavvufa olan ilgisini, özellikle “İhyâ’u Ulûm ad-Dîn” (Dinî İlimlerin Yeniden Canlanması) adlı eseriyle anlayabiliriz. Bu eser, İslam’ın manevi ve ahlaki öğretilerine odaklanırken, aynı zamanda bireysel ruhani gelişimi de ele alır. “İhyâ” eserinde, ahlâk, ibadet ve tasavvuf öğretilerine dair derinlemesine bilgiler sunar ve bunun yanında bireysel ruhsal deneyimlere büyük bir önem verir.
Felsefi ve Akılcı Yönü
Gazali’nin felsefe alanındaki en önemli katkılarından biri, “Tehafut al-Falasifa” (Felsefecilerin Çelişkisi) adlı eserinde ortaya çıkmıştır. Bu eserinde, özellikle Fârâbî ve İbn Sînâ gibi büyük İslam filozoflarının görüşlerine eleştiriler yöneltmiştir. Gazali, felsefecilerin İslam ile uyumlu olmayan bazı mantıksal çıkarımlarına karşı çıkmış ve İslam akılcılığı ile ilgili önemli tartışmalar başlatmıştır. Bu eser, daha sonra batılı düşünürler üzerinde de etkili olmuş ve İslam felsefesinin diğer okullarına önemli katkılar sunmuştur.
Dini ve Sosyal Etkileri
Gazali’nin, İslam düşünce dünyasında bıraktığı izler, hem dini hem de sosyal açıdan büyüktür. Özellikle tasavvufun İslam dünyasında daha geniş bir kabul görmesini sağlamış, aynı zamanda bireysel ruhsal yolculuğun önemini vurgulamıştır. Gazali’nin “İhyâ” eseri, sadece ilmî bir eser değil, aynı zamanda toplumsal ve bireysel bir reform niteliği taşır. Bununla birlikte, dini inançların günlük hayatta nasıl uygulanacağına dair pratik bir rehber sunar.
Gazali’nin Felsefi Düşüncesi ve Batıya Etkisi
Gazali’nin, akılcı felsefenin ve İslam’ın tasavvufi boyutlarının birleştirilmesine dair görüşleri, özellikle Batı’da birçok düşünürü etkilemiştir. Rene Descartes ve Immanuel Kant gibi Batılı filozoflar, Gazali’nin akıl ve inanç arasındaki ilişki üzerine düşündüklerini belirtmişlerdir. El-Gazali’nin, insanın akıl yoluyla ulaşabileceği hakikatlerin sınırlı olduğu ve dinin ruhsal yönlerinin anlaşılmasında deneyimin de önemli olduğu düşüncesi, hem Doğu’da hem de Batı’da önemli bir tartışma başlatmıştır.
Özetle
Muhammed bin Muhammed el-Gazali, sadece bir İslam alimi değil, aynı zamanda bir içsel yolculuk yapan, dönemin entelektüel sınırlarını zorlayan ve tasavvufla birlikte felsefi düşüncenin derinliklerine inmiş bir düşünürdür. Düşünceleri, sadece dönemi değil, sonraki yüzyılları da etkilemiş ve hala günümüzde tartışılmaktadır. Onun hikayesi, hem bireysel inanç yolculuğunun hem de entelektüel bir devrimin parçasıdır.
İslam alimi Muhammed bin Muhammed el-Gazali, Orta Çağ İslam düşüncesinin en önemli şahsiyetlerinden biridir. Aşağıda, el-Gazali’nin hayatı ve fikirlerini anlatan bir plan sunuyorum:
I. Giriş
- Tanıtım:
- Muhammed bin Muhammed el-Gazali, 1058-1111 yılları arasında yaşamış, İslam felsefesi, kelam, tasavvuf, hukuk ve mantık alanlarında derin izler bırakmış bir düşünürdür.
- El-Gazali, İslam düşüncesine önemli katkılarda bulunan, özellikle felsefe ile tasavvufu birleştiren anlayışı ile tanınır.
II. El-Gazali’nin Hayatı
- Doğumu ve Ailesi:
- 1058 yılında, İran’ın Tus şehrinde doğmuştur.
- Ailesi müslümandı, ancak el-Gazali’nin tasavvufla tanışmadan önce geleneksel İslam ilimlerine yönelik bir eğitimi olmuştur.
- Eğitimi ve Öğrenim Süreci:
- Öncelikle Tus’ta dinî eğitim almış, sonra Bağdat’a gitmiştir.
- Bağdat’ta dönemin önemli alimlerinden ders almış ve felsefe, kelam, mantık gibi disiplinlerde derinlemesine bilgi sahibi olmuştur.
- Çalışma Hayatı:
- Gazali, Bağdat’ta Nizamiye Medresesi‘nde öğretim üyeliği yapmıştır.
- Özellikle felsefe ve kelam konusunda derinlemesine çalışmalar yapmış, İslam dünyasında önemli bir etkisi olmuştur.
- Mistik Dönem ve Çekilme:
- El-Gazali, felsefi düşünce ve akılcı öğretiler karşısında bir ruhsal kriz yaşamış, bunun sonucunda tasavvufa yönelmiş ve yaklaşık 10 yıl süreyle sosyal hayattan çekilmiştir.
- Bu dönemde yaptığı tasavvufi çalışmaları ve içsel yolculukları, onun hayatının dönüm noktası olmuştur.
III. El-Gazali’nin Fikirleri
- Felsefe ve Din:
- El-Gazali, özellikle Felsefe ve Din arasındaki çatışmayı ele almış ve felsefi akılcılığı eleştirerek, geleneksel İslami öğretileri savunmuştur.
- Felsefeci Farabi ve İbn Sina’nın görüşlerini eleştirerek, onların akılcı yaklaşımlarını reddetmiş, İslam inancıyla uyumlu bir felsefe geliştirmeye çalışmıştır.
- İhya-i Ulumiddin :
- En bilinen eseri olan “İhya-i Ulumiddin” (Dinî İlimlerin Yeniden Canlanması), İslam’ın temel inançlarının, ibadetlerinin ve ahlaki öğretilerinin modern dönemdeki değerini vurgular.
- Bu eser, İslam ahlakını, tasavvufu ve halkın ruhsal gelişimini ele alır.
- Kelam ve Mantık:
- Kelam (İslam inançları hakkında akıl yürütme) alanında, Eşarî mezhebinin görüşlerini benimsemiş, akılcı felsefeyi dine karşı tezat oluşturan bir yaklaşım olarak görmüştür.
- Ayrıca mantık alanındaki çalışmalar, onun akıl yürütme ve analitik düşünme yeteneğini ortaya koymuştur.
- Tasavvuf:
- El-Gazali’nin tasavvufa olan ilgisi, hayatındaki önemli bir dönüm noktasıdır. O, İslami tasavvuf öğretisinin mantıklı bir biçimde felsefe ile birleşebileceğini savunmuştur.
- Ruhsal arınma, manevi yolculuk ve Allah’a yakınlık gibi öğretileri, onun tasavvuf anlayışının temelini oluşturur.
IV. El-Gazali’nin İslam Dünyasına Etkileri
- Felsefe Üzerindeki Etkisi:
- Gazali, felsefenin dinle olan ilişkisini yeniden şekillendirmiştir. Onun felsefe anlayışı, özellikle akılcılıkla mistisizmi birleştiren yapısıyla İslam dünyasında büyük bir yankı uyandırmıştır.
- Aklın sınırlarını çizmiş ve felsefi düşüncenin ötesine geçilmesi gerektiğini savunmuştur.
- Tasavvufun Gelişimi:
- El-Gazali’nin tasavvufa dair görüşleri, sonraki İslam düşünürleri ve tasavvuf okulları üzerinde büyük bir etki yaratmıştır.
- Tasavvufun akılcı bir temele oturtulması gerektiğini savunarak, mistik anlayışla akıl arasında bir denge kurmuştur.
- Eserlerinin Etkisi:
- “İhya-i Ulumiddin” adlı eseri, İslam dünyasında birçok medrese ve tasavvuf okulunda okutulmuş, İslam’ın manevi ve ahlaki değerlerini güçlendiren bir referans kaynağı olmuştur.
- El-Gazali’nin diğer önemli eserleri arasında “Tehâfüt al-Felâsife” (Felsefecilerin Çelişkisi) ve “Munkız min al-Dalâl” (Sapıklıktan Kurtuluş) bulunmaktadır.
V. El-Gazali’nin Mirası
- İslam Felsefesi:
- El-Gazali, İslam felsefesinde akıl ve vahiy arasındaki dengeyi kurarak, daha sonraki düşünürlere önemli bir yol göstermiştir.
- Gazali’nin fikirleri, İbn Rüşd ve İbn Arabi gibi önemli düşünürler üzerinde de etkili olmuştur.
- Modern Düşünceye Etkisi:
- Gazali’nin dini akıl yürütme yöntemleri, Orta Çağ’dan Modern döneme kadar birçok düşünür tarafından ilgiyle incelenmiştir.
- Onun düşünceleri, hem İslam dünyasında hem de Batı dünyasında felsefi ve teolojik tartışmalara yol açmıştır.
VI. Sonuç
- El-Gazali, yalnızca bir filozof değil, aynı zamanda bir mistik, kelamcı ve ahlaki bir öğretmendir. Onun İslam düşüncesine yaptığı katkılar, felsefe, tasavvuf, kelam ve hukuk alanlarında derin etkiler bırakmıştır.
- Gazali’nin öğretileri, insanın ruhsal gelişimi ve dini bilgi arayışında önemli bir rehber olarak kabul edilmektedir.
Kaynaklar ve Eserler:
- İhya-i Ulumiddin – Dinî ilimler, ahlak, ibadet ve tasavvuf üzerine önemli bir eser.
- Tehâfüt al-Felâsife – Felsefeyi eleştiren bir çalışmadır.
- Munkız min al-Dalâl – Dini ve felsefi düşünceleri yeniden gözden geçiren bir eserdir.
Bu yapı, el-Gazali’nin düşünsel yolculuğunu ve onun İslam düşüncesindeki yerini kapsamlı bir şekilde ele alır.
Muhammed bin Muhammed el-Gazali, 1058 yılında İran’ın Tus şehrinde doğmuş ve 1111 yılında vefat etmiştir. İslam dünyasının en büyük düşünürlerinden biri olarak kabul edilen Gazali, özellikle felsefe, kelam (İslam teolojisi), tasavvuf ve mantık alanlarında derinlemesine eserler vermiştir. Hem dini hem de felsefi düşünceleriyle İslam düşünce tarihinde önemli bir yer edinmiştir.
Gazali’nin Hayatı ve Eğitimi:
Gazali, genç yaşta dini ilimlere ilgi duymaya başlamış ve Medrese’de eğitim almıştır. Başlangıçta kelam ve felsefe ile ilgilenmiş, daha sonra tasavvufa yönelmiştir. Eserlerinde sıklıkla akıl, kalp, ruh ve ahlak arasındaki ilişkiyi ele alarak İslam’ın temel öğretilerini savunmuş, İslam’ın gerçek ruhunu hem halkla hem de alimlerle paylaşmıştır.
En Bilinen Eserleri:
- İhya-u Ulum-id-Din (Din İlmlerinin Yeniden Dirilişi): Gazali’nin en meşhur eseri olan İhya, İslam düşüncesinin temel kaynaklarını bir araya getirir ve dinî hayatı hem bireysel hem toplumsal düzeyde ele alır. Bu eser, İslam ahlakını, ibadetlerini ve tasavvufi hayatı derinlemesine inceleyen bir başyapıttır.
- Tehafüt al-Falasifa (Filozofların Tutarsızlığı): Bu eser, Gazali’nin felsefeye dair eleştirilerini içerir. Özellikle Aristotelesçi felsefeyi, özellikle de İslam filozoflarının (Fârâbî, İbn Sînâ) görüşlerini eleştirmiştir. Gazali, felsefenin, İslam inançlarıyla çeliştiğini iddia etmiş ve bunun yerine kelam ve tasavvuf düşüncelerini savunmuştur. Bu eser, hem İslam düşüncesi hem de Batı felsefesi açısından önemli bir dönüm noktasıdır.
- Mişkât al-Anwar (Işıklar Sahası): Tasavvufun derinliklerine inen bir diğer eseri olan Mişkât, daha çok metafizik ve ilahi ışığın özünü arayan bir kitaptır. Bu eserde, insanın ruhsal gelişimi ve ilahi bilgiye ulaşması üzerine önemli bilgiler verilir.
- Kimya-yı Saadet (Mutluluğun Kimyası): Bu eser, bireysel ahlaki gelişim ve ruhsal olgunlaşma üzerine yazılmıştır. Gazali, bu eserde insanın gerçek mutluluğa nasıl ulaşabileceğini ve manevi olgunluğa nasıl erebileceğini tartışır.
Gazali’nin Düşüncesinin Özellikleri:
- Aklın ve Kalbin Dengeye Getirilmesi: Gazali, akıl ve kalp arasında bir denge kurulmasını savunur. Akıl, doğruyu bulmak için gereklidir, ancak kalp de insanın manevi dünyasını besler. İslam’ın gerçek iç yüzüne ulaşmak için her iki unsurun bir arada olması gerektiğini vurgular.
- Felsefeye Eleştiri: Gazali, özellikle Aristotelesçi felsefenin İslam düşüncesiyle çeliştiğini ileri sürmüştür. Ona göre, felsefe insan aklının sınırlarını aşmakta ve insanı yanlış yollara sevk etmektedir. Bunun yerine, İslam’ın öğretileri doğrultusunda bir hayat yaşanmasını önerir.
- Tasavvuf: Gazali, tasavvufa çok büyük ilgi göstermiş ve tasavvufi düşünceyi yaymak için çeşitli eserler kaleme almıştır. Tasavvufun, bireyin içsel temizliğine ve Allah’a yakınlaşmasına olanak sağladığını savunur.
- İslamî Ahlak: İslam ahlakının temel taşlarını ele almış, bireylerin hem dini hem de toplumsal sorumluluklarını yerine getirmelerini öğütlemiştir. İhya adlı eserinde, sadece ibadetleri değil, günlük yaşamın her alanında nasıl doğru bir şekilde davranılması gerektiğini de anlatmıştır.
Gazali’nin İslam Dünyasındaki Yeri:
Gazali, İslam düşüncesine yaptığı katkılar nedeniyle “Hoca el-İslam” (İslam’ın Hocası) unvanını almıştır. Düşünceleri, özellikle Orta Çağ İslam dünyasında büyük bir etki yaratmış ve onun eserleri, birçok farklı İslam düşünürü tarafından okunmuş ve tartışılmıştır. Aynı zamanda, Batı’da da özellikle Orta Çağ’da İslam felsefesine duyulan ilgi doğrultusunda eserleri incelenmiştir. Gazali’nin felsefeye yönelik eleştirileri, Batı felsefesindeki gelişmeler üzerinde de dolaylı bir etki yaratmıştır.
Gazali, hayatı boyunca çok sayıda öğrenci yetiştirmiş ve eserleriyle yüzyıllar boyu hem İslam dünyasında hem de Batı’da geniş yankılar uyandırmıştır.
Muhammed bin Muhammed el-Gazali, İslam dünyasında önemli bir alim, filozof ve düşünürdür. 1058 yılında İran’ın Tus şehrinde doğan Gazali, özellikle Ortadoğu’da felsefe, kelam, tasavvuf ve mantık alanlarında derin izler bırakmış bir şahsiyettir. İslam dünyasının en büyük düşünürlerinden biri olarak kabul edilen Gazali’nin hayatı ve eserleri, hem akademik çevrelerde hem de halk arasında büyük bir saygı görmektedir.
Hayatı ve Eğitim
Gazali, genç yaşlarda öğrenim hayatına başlamış ve çeşitli İslam ilimlerinde derinleşmiştir. Eğitimini, o dönemin en önemli eğitim merkezlerinden olan Nişabur’da tamamladıktan sonra Bağdat’ta Büyük Selçuklu Devleti’nin sarayında önemli görevlerde bulunmuştur. Başta felsefe ve mantık olmak üzere, tasavvuf, kelam (İslami ilahiyat) ve İslam hukuku üzerine derinlemesine bilgi sahibiydi.
Eserleri ve Fikirleri
Gazali’nin en önemli eseri, “İhya-u Ulum al-Din” (Din İlmlerinin Yeniden Diriltilmesi) adlı kitabıdır. Bu eser, İslam’ın hem zahiri (görünen) hem de batıni (derin) yönlerini ele alır. Eserde, insanların ruhsal ve ahlaki gelişimini desteklemek için tasavvufun gerekliliğini vurgulamış, dini pratiği içsel bir temizlikle birleştirmiştir.
Bunun yanı sıra, Gazali’nin en bilinen felsefi çalışması “Tehafüt al-Felasife” (Felsefecilerin Çelişkisi) adlı eseridir. Burada, özellikle Yunan felsefesinin etkisindeki bazı filozofların, İslam akidesi ile çelişen görüşlerini eleştirmiştir. Gazali, filozofların bazı akılcı yaklaşımlarını reddederek, inanç ve akıl arasında bir denge kurmaya çalışmıştır. Bu eser, İslam düşüncesinin yeniden şekillenmesinde önemli bir dönüm noktası olmuştur.
Gazali’nin Tasavvuf ve Ahlak Anlayışı
Gazali’nin tasavvufla ilgili görüşleri, onun İslam dünyasında bir mistik düşünür olarak tanınmasına neden olmuştur. “Kimya-yı Saadet” adlı eserinde, insanın ruhsal arınma sürecini detaylı bir şekilde anlatmış, nefisle mücadele ve Allah’a yakınlık konusunda önemli tavsiyeler vermiştir.
Gazali’nin Düşünsel Mirası
Gazali, hem Batılı hem de Doğulu düşünürler üzerinde derin etkiler bırakmıştır. Özellikle İslam düşüncesinde felsefe ve kelam arasındaki ilişkiyi yeniden tanımlamış, akıl ile inancı birbirini tamamlayan iki öğe olarak görmüştür. Onun eserleri, İslam düşüncesine katkılarının yanı sıra, dünya felsefesi ve psikolojisi için de önemli bir miras oluşturmuştur.
Gazali’nin Hayatındaki Dönüm Noktası
Gazali’nin hayatında önemli bir dönüm noktası, Bağdat’ta yüksek bir görevde bulunurken geçirdiği bir “manevi kriz” sonrası tasavvufa yönelmesidir. Bir dönem felsefi ve bilimsel tartışmalarla yoğun bir şekilde ilgilenmiş, ancak bir noktada kalbinin ve ruhunun huzura ermediğini hissetmiş, bu yüzden tasavvuf yoluna girmiştir. Bu dönemde, akıl ile kalp arasında bir denge kurmayı amaçlayan ve batıni bilgiyi ön plana çıkaran bir yaklaşım geliştirmiştir.
Sonuç olarak
Gazali, sadece İslam dünyasında değil, dünya düşüncesinde de büyük bir etki bırakmış bir alimdir. Felsefe, kelam, tasavvuf ve İslam hukuku gibi alanlarda derinlemesine bilgi sahibi olan Gazali, eserlerinde insanın ahlaki ve ruhsal yönlerini keşfetmeyi amaçlamış, din ve akıl arasında bir denge kurmuştur. Onun yaşamı ve fikirleri, çağlar boyu etkisini sürdürmüş ve hala günümüzde önemini korumaktadır.